isgtecrubeleri.com/dokumanlar/resimler/mobilreklam.png
Reklam
İŞ GÜVENLİĞİ TECRÜBELERİ

Tersanelerde Raspalama İşlemleri ve Pnömokonyoz Hastalığı

Tersanelerde Raspalama İşlemleri ve Pnömokonyoz Hastalığı

 

Tersane Ortam Faktörleri :

Tersanelerde tamir geöilerinde ve yeni imalatta yapılan kumlama raspa işlemlerinde çalışanlar özellikle tozlu ortama  maruz kalmaktadır. Burada önemli olan tozlu ortama maruz kalma süresi ile miktarıdır. Mesleki solunum yolu hastalıkları arasında yer alan pnömokonyoz, zararlı toksik maddelerin akciğere yerleşmesi sonucu meydana gelen bir sağlık sorunudur. Kişisel koruyucu ekipmanların kullanılması hastalığı önlemede kayda değer oranda başarı sağlamaktadır.

 

Çalışanlarım Bireysel Faktörleri:

Kişinin genel sağlık ve bağışıklık durumu, yaşı, cinsiyeti ve sigara içip içmediği önemlidir.

 

Tozlu ortamlarda çalışmak, sürekli toz solumak her daim pnömokonyoz hastalığına yakalanacağınız anlamına gelmez. Bunun için öncelikle tozun 5 mikrondan daha küçük olması büyük bir etkendir. Sonrasında ise önemli olan bir diğer etken tozun yoğunluğudur. Vücudumuzdaki koruyucu sistemde genellikle 10 mikrona kadarki toz zerrecikleri gırtlakta kalmakta iken 5 mikrondan küçük olanlar bronşlara kadar ulaşabilmektedir.  Normal şartlarda büyük toz parçacıkları  soluk borusu-bronş ağacı­nın mukuslu kirpiksi uzantı sistemi sayesinde engellenmektedir. Solunum sistemine girebilmeyi başaran çok kü­çük parçacıkların çoğunluğu ise makrofajlar (büyük yutucu hücreler) ta­rafından yutulduktan sonra lenf yollarıyla bölgesel lenf bezlerine devredilmektedir. Ancak yoğun tozlarda bu savunma mekanizması kapasitesi yeterli gelmeyebilir ve eğer temizleme mekanizması da yeterli gelmez ise işte bu hastalığıa yol açabilir.

 

Pnömokonyoz hastalığından korunmak için alınabilecek önlemlerin başında toz maskesi kullanmak gelmektedir. Toz maskeleri koruma sınıfına göre FFP1, FFP2, FFP3 olarak değişmektedir. Bu durumda İŞ güvenliği uzmanlarına büyük bir iş düşmektedir.. Tozun yoğunluğuna ve iş güvenliği uzmanınız önerisine göre bu koruma sınıflarından bir toz maskesi seçilerek gerekli önlem alınabilir. Bazı ortamlarda bu maskelerde yeterli görülmeyip, yarım yüz maskesi ve toz filtresi de önerilebilmektedir. Ancak bu öneri sadece çok yoğun tozlu ortamlar içindir.

 

Akciğerde toz birikmesi:

Akciğerin toz hastalıkları olarak bilinen pnömokonyozların kabul edilen son tanımlaması “akciğerlerde inorganik tozların birikmesi ve buna karşı gelişen doku reaksiyonudur” şeklindedir.

Hastalık hangi sıklıkla görülür:

Pnömokonyozlar maluliyet, tazminat incelemesine tabi tutulan resmi mesleki solunum hastalıklarının yarısını oluştururlar.  Pnömokoyoz yapıcı işlerde çalışanlarda toz kontrol önlemlerinin alınma durumuna göre görülme sıklıkları %1 ile %50’lere varan sıklıkta görülebilirler.

Toz taneciklerinin 0,1 – 5,0 mikron arasında olması hastalığın oluşmasına sebep olabilmektedir. Bundan daha büyük olan tanecikler daha çok üst solunum yollarına zarar verir, akciğere geçemez. Genellikle 10 mikrona kadar olan tanecikler gırtlakta kalır. Büyüklüğünün dışında hastalığa etken olan tozun yoğunluğu ve kimyasal yapısı da pnömokonyozun seyrini etkilemektedir.

Belirtileri nelerdir:

Pnömokonyozlara bağlı belirtiler genellikle ilk maruziyetin başlamasından sonra oldukça geç dönemde görülürler ve spesifik değillerdir; genel solunum yakınmaları ve bulguları şeklindedir.

spesifik bir belirtisi olmayan pnömokonyoz, genel olarak diğer solunum yolları hastalıkları ile aynı belirtileri vermektedir. Bunlar; göğüs sıkışması, nefes darlığı, öksürük ve göğüs ağrısı olabilir. Ancak hastalıkla beraber ortaya çıkan tüberküloz, astım, bronşit ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) pnömokonyozu akla getirmelidir. Fakat tehlikeli iş gruplarında çalışılıyorsa, bu belirtilerin herhangi birinin görülmesi halinde bile pnömokonyozdan şüphe edilmelidir.

Tanısı nasıl konulur:

Tanıda en önemli unsur, pnömokonyoz yapıcı bir işte çalışma öyküsünün bulunmasıdır.  Pnömokonyozla uyumlu radyolojik bulgular ikinci önemli bulgudur.  Ancak diğer önemli bir nokta bu radyolojik bulguların herhangi bir infeksiyon, malignite yada başka bir patolojiye bağlı olmadığının gösterilmesidir.

 

Nasıl tedavi edilir:

Maalesef pnömokonyozlara özgü spesifik bir tedavi yoktur. Tedavi yaklaşımı temel olarak kişideki mevcut klinik bulgu ve yakınmaların giderilmesine yönelik genel destek yaklaşımı şeklindedir.

Tedavide ilk adım maruz kalınan maddenin tam olarak sonlandırılması gerekmektedir. Bunun için de mevcut olan işin bırakılması en kesin yoldur. Sigara içiliyorsa bırakılmalı ve genel olarak toz olan her ortamdan uzak durulmalıdır. Pnömokonyozun özel bir tedavi şekli yoktur. Hastanın şikayetine, etken olan maddenin türüne göre tedavi yöntemi belirlenir. Tedavinin sona ermesinden sonra da hastalığın derecesine göre belirli aralıklarla kontrol edilmesi gerekmektedir. Hastalık ne kadar erken fark edilir ve maruziyet sonlandırılırsa akciğerlerde tahribat ve solunum yetmezliği gibi durumlar o derece geç olacak veya çok hafif atlatılacaktır.

 

Korunmak için ne yapmalı:

Tıbbi koruma kapsamına işe girişte yapılan muayeneler ve periyodik olarak yapılan kontroller girmektedir. Solunum sisteminde herhangi bir hastalığı olan kişiler, toza maruz kalınacak olan işlerde çalıştırılmamalıdır.

Pnömokonyozlarda ilk adım birincil korunma diye isimlendirilen pnömokonyoz yapıcı iş yerlerinde toz’un kişinin solunum seviyesine çıkmasının önlenmesinin sağlanmasıdır.  Bunun dışında maruz kalınan tozun tipi, yoğunluğuna göre ortalama 2 yılda bir akciğer grafilerinin pnömokonyozun uluslararası kriterlerine göre incelenmesi; etkilenme saptanan kişilerin erkenden maruzityetin önlenmesi, azaltılmasıdır.ÇAlışırken toz maskesi kullanılmalıdır.

Teknik korumada ise havadaki toz miktarının azaltılması amaçlanır. Bunu yapmak için ortamda bulunan tozun sayısı, yapısı ve çapları incelenir. Bu tozların meydana gelip yayılmasını önlemek, çalışanlardan uzaklaştırılmasını sağlamak teknik korunma yöntemleri arasında sayılabilir. Eğer iş yerlerinde bunlar düzenli bir şekilde yapılmıyorsa o zaman kişisel korunma yöntemlerine muhakkak başvurulmalıdır.

 

Kişisel korunma yöntemlerinde ise ilk ve en pratik yöntem maske takmaktır. Koruyucu özelliği yüksek bir maske takarak, zararlı tozların solunmasının büyük oranda önüne geçebilirsiniz. Birazdan maskeler hakkında detaylıca bilgi vereceğiz. Ancak genel olarak koruyucu yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz;

 

İş yerlerinde genel havalandırma ve aspirasyon ile tozun ortama yayılmasını önlemek. Bunun yanında su perdeleri, vakum ve uzaktan kumanda sistemleri kurmak.

Tozun çıktığı işlerin kapalı alanlarda yapılmasını sağlayarak, çalışanların zarar görmesini engellemek.

Zeminin teknik imkanlara göre ıslak kalmasını sağlamak. Özellikle delme işlerinde tozun çıkmasını önlemek için yaş metodlar uygulamak.

İşçilere, yapılan işe uygun kişisel korunma sağlayacak araç ve gereçler vermek.

Gün bitiminde işçilerin duş almalarını sağlamak. Eğer yatılı kalınması gereken bir iş ise yıkanmadan yatağa girmemelerini kural haline getirmek.

Tozlu işlerde çalışanların işe alınmadan önce genel sağlık muayenelerinin yapılması. Periyodik olarak göğüs radyografilerinin yapılması gibi yöntemler sayılabilmektedir.

Soluduğumuz havada bulunan; enzim, virüs, buhar, aerosol ve tüm gözle görülmeyecek kadar küçük zararlı organizmaların vücuda girmesini engellemek için kullanılan maskelere, solunum koruyucu maskeler adı verilmektedir. Bunlara genel olarak FFP (solunum için süzücü parça + tek kullanımlık + bakım gerektirmeyen toz maskesi) adı verilmektedir. Bu maskeler çalışılan mesleğe bağlı olarak seçilmelidir. Toz maskelerinin koruma derecesi; FFP1 , FFP2 ve FFP3 olarak değişmektedir.

FFP1 Toz Maskesi

Nem, su ve yağ bazlı zararsız toza karşı %80 koruma sağlar. İnşaat, plastik ürün üretimi, tekstil atölyeleri gibi alanlarda çalışanlar için uygundur. EN 149 standartlarına uygunluğu kanıtlanmış olanların tercih edilmesi önerilir. En çok tercih edilen maske türlerindendir. Birçok enzim, toz, nem, su ve yağ bazlı zararsız maddelere karşı yüksek koruma sağlar. FFP1 ventilli toz maskesi türünü de içeren bu maske tipi kullanım kolaylığı sayesinde hemen her yüz tipi için uygundur.

 

FFP2 Toz Maskesi

Burun kısmında polietilenle kaplı hava alma bölümü olan, kimyasal solventlere karşı dayanıklı, kullanım alanı oldukça geniş olan maske türüdür. Ek olarak her türlü bulaşıcı hastalık, virüs, alerji riski içeren toz taneleri ve dumandan korur. %94 oranında koruma sağlayan FFP2 tipi maskeler; çimento sanayiinde, kimyasal alanlarda, maden ve metal sektöründe çalışanlar için uygundur. Ventilli toz maskesi türü ile nemli ve sıcak alanlarda da koruma sağlar. Tek kullanımlık olan bu maskeler ortalama 8 saat boyunca ortamdaki zararsız ve zararlı toz taneciklerinin solunmasını önleyebilir

 

FFP3 Toz Maskesi

%99’a yakın koruma sağlayan bu çeşit, en küçük zararlı toz zerreciklerinden, kokudan, virüslerden, dumandan, nemden, ve tüm bulaşıcı hastalıklardan korumaktadır. Her türlü kimya, sanayi ve maden sektöründe çalışanlar tarafından kullanılabilir. Bu maske türlerinin hepsinin en fazla 8 saat kullanılması önerilmektedir. Bu sürenin aşılması halinde koruyuculuk oranında azalma olmaktadır. Eğer siz kendiniz seçerek alacaksanız kişisel koruyucu donanımlar standartlarını belirleyen EN 149’a (European Standards 149) uygun olmasına dikkat etmelisiniz. Ancak genellikle çalıştığınız kurumdan sorumlu olan iş güvenliği uzmanı, sizin için uygun olan toz maskelerini önerecektir.

 

Hastalığın takibi nasıl yapılır:

Kişinin klinik ve radyolojik bulgularının ağırlık derecesine göre belirlenecek aralıklarla takibinin yapılması gerekir.  Pnömokonyoz tanısı konulmuş kişilerin özellikle tüberküloz başta olmak üzere fırsatçı enfeksiyonlar, KOAH benzeri solunum yakınmaları ve bulguları, pnömotoraks, solunum yetmezliği nedeniyle bulundukları mahaldeki bir göğüs hastalıkları merkezince yakın takipte olmaları uygundur.

 

Dikkat edilmesi gerekenler:

Pnömokonyoza ne kadar erken aşamada tanı konulursa akciğerlerde nasırlaşma, solunum yetmezliği o kadar geç olacaktır.  Bu nedenle pnömokonyoz yapıcı işlerde çalışanlarda uygun toz kontrol önlemlerinin yanında usulüne uygun erken tanı konulmuş kişilerin özlük haklarında kayba yol açmadan uygun koşullarda çalışmalarının sağlanması sosyal bir zorunluluktur.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ